ZAMAN BAKIYESİ

ZAMAN BAKIYESİ

Her gün heybemize yirmi dört tane altın koyulur.Onu gün içinde nasıl ve nereye harcayacağımız tamamen bize kalmıştır.Bu yirmi dört altınının her biri birbirinden kıymetlidir.Aslında kıymeti onların karşılığında ne aldığımız ile alakalıdır.Yani onları kıymetli yapan bizim onları harcayış şeklimizdir.

Tahmin edeceğiniz üzere bu yirmi dört altın bir gün için bize verilen yirmi dört saattir.Bir saat dilimini böyle kıymetli bir mücevher ile bağdaştırıyorum çünkü çağımız insanları olarak bizler artık zamanından çok işleri olan insanlarız. Sabahın ilk ışıkları ile başlayan koşuşturmamız gecenin  son demlerine kadar devam etmektedir.

Elimizden gelse bir günün içine bir gün daha sıkıştıracağız. Ama yine de hayatın hızına yetişemeyeceğiz.Mümkün olsa da geçmişe dair boşa geçti dediğimiz saatler zaman bakiyemizde hala kullanılabilir zaman  olarak yüklenebiliyor olsa.Nasıl güzel bir hayal değil mi.?Gereksiz işlere,lüzumsuz  kişilere harcanan boşa geçmiş zamanı geri kazanabilmek… Kimimiz en yakınımızdaki sevdiklerimizden esirgeyip asla hak etmeyen kişilerde harcadık kıymetli zamanımızı.Ya da bizi Cennetü’l alaya taşımada hiçbir katkısı olmayan işlerle takas yaptık.Şimdi bilemiyoruz hiç birimiz koşsak  annemizin babamızın yanına  acaba bir el öpümlük,bir Allah sizden razı olsun demelik vaktimiz var mı?Kaç nefes kaldı içimizde yada kaç gün batımı sonrası veda edeceğiz dünya denen bu  bin bir cendereli hayata?

Her anınızı son anınızmış gibi düşünerek yaşayın diyorlar ya hani. İşte bunun idrakinde olarak yaşamak hayatımızdaki birçok  sorunu kökten çözebilir bence.Şöyleki bir düşünün zaman bakiyeniz size hatırlatma yapıyor ”kalan süreniz bir gün diyor” acaba bu bilgiye sahip olsak ne yaparız.Her halde hepimiz o günü sevdiğimiz,kıymet verdiğimiz kişilere ve  de ahiret hayatımızın ikbalini güzelleştiren işlere  adarız değil mi.Bir yerde balya balya para dağıtılıyor olsa bile olsa bu durumda kimsenin  zamanını burada harcayacağını sanmıyorum.Ve bu durum da  bize gösteriyor ki zaman denen kavram için yeri geliyor değer dahi biçilemiyor.

Zamanımıza değer katmak bizim elimizde yaptığımız işlerde ,davranışlarda günün her anında bunu gösterebiliriz.Mesela on dakikada anneniz babanız için öyle bir iş yaparsınız ki ve belki de yaptığınız bu iş ile bu dünya hayatını terk ederken sizden razı olarak  giderler.Buna karşılık siz bir ömür boyunca bütün ömrünüzü bütün servetinizi harcasanız bile belki bu on dakikanın karşılığındaki zenginliğe, mükafata sahip olamazsınız…

Her gün heybenize doldurulan yirmi dört altın ile hayattan  kıymetli şeyler alabilmeniz temennisi ile… sevgiyle kalın. Seval KOCAGÖZ

Paylaş
Bağlantıyı kopyala